Bu yazımı yazarken Sagrada Familia karşısında oturup bu devasal yapının ziyarete açılmasını bekliyorum. Burası Barselona’nın simgesi. Mısır kopçalarından esinlenerek yapılmış devasal kuleleri var. İşlemeler bir harika ..Bu yapıyı gördükten sonra Gaudi ‘nin bir insan olduğuna dair inancımı kaybettim çünkü böyle bir yapıtın bir insanın elinden çıktığına inanmak zor 🙂

Sagrada Familia önünde metrelerce kuyruk oluyor, işte o yüz metrelik sıraya geçip beklemeyeyim diye, sabahın köründe daha girişler başlaMAmışken gidip de parkta güvercin fotosu çekeceğim diye giriş saatini kaçırıp, gene o sıraya girip, 1 saat bekleyen ilk TÜRK benimdir heralde 🙂 Sagrada Familia’nın içi muhteşem. Arka fonda klasik müzik. Ortam büyüleyici. O işlemeler hele o tavan.. Tavanı izlerken boyun fıtığı olma riskiniz var 🙂 Ben hayatım boyunca böyle devasal ve büyüleyici bir yapı görmemiştim. Öyle böyle değil insan üstü bir yer burası. Antoni Gaudi neyle besleniyormuş merak ettim doğrusu 🙂 Yapının inşaatı Gaudi öldükten sonra da devam etmiş, hala sürüyor, 2040 yılında bitecekmiş 🙂 Hadi hayırlısı.. Kısacası Sagrada Familia’nın içini ziyaret etmeden ben Barselona’ya gittim demeyin gençler..

Barselona güzel bir şehir fakat düşlediğim gibi bir yer değilmiş. Ben daha uçuk kaçık, daha büyüleyici bir yer bekliyordum. Şehir insanları genelde yaşlı. Genç kesim çok az. Amsterdam’da her pencereden bir kedi fırlardı burada da moda köpek. Herkesin köpeği var neredeyse 🙂

Barselona temiz bir şehir. Metro ve tramvay hatlarını biraz eski buldum 🙂 Pek yakışmıyor böyle güzel ve havalı ismi olan bir şehre 🙂

Buraya gelirken bol bol para getirmenizi tavsiye ederim zira her adım attığınız müze, bina, bahçe girişi ücretli. Kısacası kültürel anlamda bir açılım yapmak isterseniz bu size pahalıya patlayabilir 🙂

Barselona’nın diğer başlıca büyüleyici alanlarından olan Park Güell’ i ziyaret etmelisiniz. Park Güell şehir merkezine yakın. Metro ile çok kolay gidebilirsiniz. Küçükken çok dinlediğimiz Hansel ve Gretel’ in şu şirin evlerini burada görebilirsiniz. Gerçekten çok sevimliler. Herhalde iki-üç dilek hakkım olsa bir tanesini böyle sevimli bir evde yaşamayı dileyerek harcardım 🙂

Vee ünlü La Rambla Caddesi… Barselona’da bulunduğum sürece sanırım bu caddeyi 3-4 kez turlamışımdır. Caddenin sonunda muhteşem bir liman var. Gün batımı fotoğrafları çok güzel oluyor, fotoğrafçılara duyurulur. Bu cadde üzerinde ayrıca çok sevimli bir Pazar Yeri kuruluyor, pazarda yüzlerce tropikal meyve ve ismini bilmediğim, hayatımda hiç görmediğim onlarca deniz ürünü var. Pazara gidince fazla kaptırmayın kendinizi yoksa benim gibi aşırı meyve yemekten başınız ağrıyabilir Bu caddenin diğer ucunda da en sevdiğim meydan olan Catulunya Meydanı var. Burası çok sevimli bir meydan. Güvercinler var yem verebilirsiniz, yüzlerce çocuk var renk renk fotoğraf çekebilirsiniz Düzenlenen animasyonları izleyebilirsiniz. Ama sadece izleyin. Mesela kocaman baloncuk yapma animasyonu çocuklar için. Gidip bende yapacam diye şahlanmayın, artistlik hareketler içine girmeyin. Koca balon ağzınıza kaçar ve saatlerce ağzınızdan baloncuk çıkartırsınız yollarda ve herkese rezil olursunuz demedi demeyin sonra.

Gelelim Gezi arkadaşım Nesrin ‘in müzelerine.. Nesrin Kuruoğlu tam bir müze delisi. Ben şehri gezelim diyorum, o müze diyor. En sonunda anlaştık herkes kendi yoluna gitti Saatlerce müze gezmekten ne anlarlar bilmem. Beş dakika o mekanda duvarlara bakmak delirtir beni depresyona falan girerim. Ama ertesi gün elinden kurtulamadım Nesrin’ nin. Dediki;

-Picasso müzesi var, gidilmese olmaz bak, anlatıcam ben sana, sıkılmassın falan…

Vee Gittim müzeye Elimden geldiğince Nesrin’ nin yanına yaklaşmadım, uzak durdum çünkü yakaladı mı bir resim hakkında dakikalarca konuşuyor oysaki ben o resimde hiç o dediklerini görmüyorum Müze sonrası derin bir ohh çektim Ama Picasso amcamı da gerçekten taktir ettim Eleman küçücük tahta parçalarına bile resimler çizmiş. Ne diyordu büyükler; adam olacak çocuk yoklukta bile belli eder kendini sanırım böyle değildi bu söz ama buna yakındı demek istediğim zor şartlar altında bile şaheserler yaratmış Picasso amcamız. Ruh haline göre de çizimler, renkler, karakterler değişmiş. Tekrar Picasso amcamı tebrik ediyorum önünde saygı ile eğiliyorum.

Fotoğrafçılık ile uğraşıyorsanız Barselona’ nın ara sokaklarını dolaşın derim. Çok güzel kareler yakalayabilirsiniz.

Özel içkisi Sangria ve Rioja’ nın , Özel yemeği Tapas ve Paella‘ nın tadına mutlaka bakın.

Kalmak için size kaldığımız Lenin Hostel’i önerebilirim. Tarihi bir bina ve şehirde gezilmesi gereken ana mekânlara yürüme mesafesinde. Yalnız kapıları fazla tarihi, alışılmadık tarzda. Kapıların sistemlerini çözmek için fazla uğraşmayın. Eliniz sıkışırsa benim gibi iki ay dolaşırsınız elinizdeki yara iziyle

Barselona için Öneriler :

  • Barselona çok gelişmiş metro ve tren ağına sahip. Ulaşım çok kolay. Günlük bilet 7 £ ve dilediğiniz kadar kullanabiliyorsunuz. Ziyaret edilmesi gereken mekanların hepsinin yakınında metro istasyonu var. Bu biletle fazla yürümeden Barselona turunuzu kolaylıkla tamamlayabilirsiniz.
  • Barselona’da katedraller, müzeler, bahçeler oldukça pahalı. Kültürel açılımlar yapacaksanız bol para ile gelmenizi tavsiye ederim.
  • Havalanından şehre nasıl gidilir sorusuna fazla takılmayın. Uçaktan çıkanları takip edin 🙂 çünkü merkeze giden otobüs seferlerinin numaraları sürekli değişiyormuş. Zaten uçaktan inen herkes aynı otobüse doluşuyor. Eğer taksi ile gitmek isterseniz merkeze 35 £ civarında sizi götürüyor.
    Barselona’dan diğer şehirlere ulaşımınızı otobüsle yapmak isterseniz İspanya‘nın ünlü otobüs şirketi ALSA’yı kullanabilirsiniz, trenden biraz daha pahalı ama konforlu, rahat. Barselona – Madrid arası 30 £ civarı.

Geziniz Bol olsun

Sevgilerimle,

mm
Yazan

Bir Yorum Yazın