Uzun bir uçak yolculuğu ve birkaç türbülans sonrası Bangkok’a ulaşmıştım. Saatlerce süren pasaport kontrol kuyruğu sonunda metrodaydım. Cam kenarında oturup tüm yorgunluğumla şehri izledim.
Geniş tarım arazileri, mütevazi evler, pirinç tarlaları, nehirler üzerine kurulmuş yaşamlar, villaların ve barakaların birbirine karıştığı mahalleler.. Gerçekten ilginç bir manzaraydı. Çevremde ise çekik gözlü sevimli yüzlü meraklı bakışları ile Tailer 🙂
Tailer diğer asya ülkelerinde olduğu gibi çoğunlukla gülümseyen tatlı insanlar. Oldukça basit bir yaşantıları var ve bu yaşantılarının içeresinde çoğunlukla mutlular.
Zaten şu asya ülkelerini gezerken öğrendiğim en önemli ders “yaşamı basitleştirdikçe huzurun artacağı“ ..
Bir hayalimin daha peşine düşmüştüm. Tayland-Kamboçya ve Vietnam üçlüsü için hazırlıklarımı büyük bir heyecan içinde bitirdim. Uzaklardan beni çağıran o keşif sesi gene iş başındaydı. Evden bir telaş içinde çıktım. Sırtımda kocama bir çanta ile yetmiş beş günlük seyahatime hazırdım. Uçağımın kalkışını sabırsızlıkla bekliyordum. Ve sonunda kocaman bir serüven daha başladı hayatımda… Geliyorum Asya..
Hostelime yakın olan Soi Lom durağında metrodan iniyorum. Burası yaz aylarında inanılmaz sıcak. Hostelimde gene güleç yüzlü tatlı bir bayan beni karşılıyor. Odama yerleşip bir kahve içiyorum. Yeni bir şehre alışmak için kahve her zaman iyi bir yardımcıdır. Biraz kendime gelip yemeğe çıkıyorum. Dışarısı bambaşka bir dünya.
Dışarıda neredeyse her köşe başında yemek için sokak satıcıları var. Deniz ürünleri, böcekler, pilav, kızarma türleri, meyve salataları yemek için bulabileceğiniz çeşitlerden bazıları.
Türkiye ile neredeyse fiyatlar aynı. İlk gün tercihim pilav ve tavuk oldu. İlerleyen günlerde böcek denemeye karar verdim 🙂
Sokaklarda dolaştıkça akşam pazarlarını keşfediyorum. Bol bol hediyelik eşya satılıyor bu pazarlarda. Ayrıca gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar güzel gözlükler, çantalar da rafları süslüyor. İyi bir alışveriş için biraz fazla dolarla gelmek gerçekten muhteşem olurdu 🙂
Bazı sokaklar kostümleri ile dans eden kadınlarla kaplı. Usul usul onları izliyorum. Güzelim yüzlerinde tonlarca makyaj, donuk ve ruhsuz bakışlar, zoraki gülümsemeler ile çevresinde dikkat çekmeye çalışıyorlar. Kır çiçekleri satmaya çalışan minik bir kız çocuğu sokakta gerçekten fazlaca tezat kalıyor.
Ertesi gün bir kahve ile başlayıp haritamı alıyorum elime.
İlk durağım
Grand Palace (Büyük Saray) :
Şehrin en önemli simgesi olan Büyük Saray 1782 tarihinde yapılmış. 150 yıl boyunca da Taylant kraliyetine, kraliyet mahkemesine ve hükümetine ev sahipliği yapmış çevresi duvarlarla çevrili, çoğunlukla tapınaklardan oluşan büyük bir alan.
Gezmesi gerçekten saatler alıyor. Büyük saraydaki o mimari ve özellikle işçiliklerdeki küçük detaylar beni adeta büyüledi. Her tapınakta devasal büyüklükte altından yapılmış Buda heykelleri var.
Gelenler Buda’yı selamlayıp duasını edip gülümseyerek çıkıyor. Bense elli derece sıcakta uzaydan gelmiş bir marslı gibi nefes almaya çalışıyorum. Nefes tekniklerinin bu coğrafyada gelişmesine şaşmamalı doğrusu 🙂
Ayrıca bu saray içersinde Taylandlılarca kutsal kabul edilen Zümrüt Budha Heykelini ( Wat Phra Kaew) görebilirsiniz. Bu heykel yaklaşık yetmiş cm boyunda ve on üçüncü yüzyıldan kalmış oldukça gösterişli bir heykel. Zümrüt taşları ile kaplı bu heykeli her gün dünyanın bir çok şehrinden binlerce Budist ziyaret ediyor.
Benimse gözüm karanlık bir ortamda da parlamayı başaran yeşim taşlarına takıldı. Gerçekten çok göz alıcılar. Tapınaklarda mistik bir hava var. Sürekli tütsüler yakılıyor ve dualar ediliyor. Budalara çiçekler ve yiyecekler armağan ediliyor. Bir köşede oturup insanları izlemek gerçekten huzur verici 🙂
İkinci durağım
Wat Pho (Yatan Buda Tapınağı) diğer adı ile Wat Phra Chetuphon Tapınağı. Bu tapınağa ulaşmak için Büyük Saraydan on dakikalık bir yürüyüş yapıyorum. Kırk altı metre boyundaki bu altından yapılmış dev heykel dünyanın en ünlülerinden ve Bangkok’ a gelen her gezginin görmesi gereken bir yer.
Burası aynı zamanda Thai Masajı kursu veren bir okul. Burada isterseniz masaj da yaptırabilirsiniz.
Sıradaki durağım Wat Arun. Chao Phraya Nehri’nin kıyısında Eyfel Kulesini andıran bir tapınak burası. Wat Arun Tay dilinde Şafak tapınağı anlamına geliyor. Beş tane kulesi olan bu tapınak baştan başa porselen ile kaplanmış. Hayatımda bu kadar porseleni bir arada görmemiştim doğrusu.
Yatan Buda Tapınağından nehre doğru yürüdüğünde minik tekneler kalkıyor karşıya. Bu tekneler ile ulaşabilirsiniz bu tapınağa. Aynı yol üzerinden de geri dönebilirsiniz.
Muson yağmurları ile toprak rengine dönen Chao Phraya Nehrinde de kısa bir yolculuk yapmış olursunuz.
Sırada Çin Mahallesi var 🙂 Chinatown denilen bu mahalle egzotikliğini koruyan sokaklar ile kaplı. Rengarenk ve kalabalık bu dar sokaklarda Çin’den gelen ürünleri bulabilirsiniz. Çin ilaç firmaları, altın dükkanları, çin restoranları gerçekten görülmeye değer. Gün batımı sonrası kuruluyor bu Pazar. O yüzden erken gelmenizi pek tavsiye etmem.
Ayrıca Bu bölgede Altın Budha Tapınağı ( Wat Traimit) bulunuyor. Beş ton saf altından yapılan 700 yıllık bu tarihi tapınak bence ziyaret edilmeyi hak ediyor.
Bangkok’a kadar gelmişken Chao Phraya River ‘da bir tekne turu yapmadan olmaz. Wat Arun’da Bütçenize göre minik turlar bulabilirsiniz.
Bangkok aslında Venedik tarzı bir şehir. Tekne turuna katılırsanız bunu daha iyi anlayacaksınız. Tekne barakaların arasına daldıkça oradaki yaşamları izlemekten adeta elimdeki fotoğraf makinesini unutuyorum.
Nehrin üzerinde minik balkonlar, teraslar, iplere asılmış çamaşırlar, saksılarda yetiştirilmeye çalışılan fideler, nehre bırakılmış oltalar, kıyılarda birikmiş çöpler, nehirde dolaşan satıcı kadınlar ve el sallayan sevimli Tailer. Bu tekne turunu yapmalısınız.
Asya ülkelerinde yüzen pazarlar oldukça ilgi çekici ve popüler. Damnoen Saduak Yüzen Pazarı ise ülkenin en önemli turist noktasından biri. Burası şehre 95 km uzaklıkta. Yarım gününüzü ayırmanızı tavsiye ediyorum.
Nehrin üzerinde birçok tekne var. Bu teknelerde yemekleri, çiçekleri, meyveleri ve rengârenk hediyelik eşyaları bulabilirsiniz. Tayland ile ilgili belgesellerin ana konularından biri olan bu çarşı ayrıca fotoğraf çekmek için birebir.
Bangkok’da daha fazla zamanınız varsa Khao San Road sokağını tavsiye ederim.
Ayrıca sadece hafta sonları kurulan Chatuchak Weekend Market de görülmeye değer. Ucuz fakat marka alışveriş yapmak isterseniz bu pazarı kaçırmayın derim.
Patpong Gece Pazarı da diğer ünlü pazarlardan.
Ve eğer müze gezmeyi seviyorsanız ve zamanınız varsa National Museum Bangkok’u tavsiye ederim .
Bangkok hakkında öneriler
- Bangkok dedikleri kadar aşırı ucuz bir yer değil. Türkiye ile neredeyse aynı. O bakımdan yanınızda biraz fazla para götürmenizi tavsiye ederim.
- Şehirde iki tane havaalanı var. Karıştırmamanızı tavsiye ederim 🙂 Lakin birisi şehrin bir ucunda diğeri diğer ucunda. Uçağınızı kaçırabilirsiniz
- Taksilere bindiğinizde taksimetreyi mutlaka açtırın. Taksimetre yoksa da binmeyin.
- Yazın gidecekseniz musonlardan korkmayın. Günlerce yağmıyor. Bir iki saat yağıp yerini güneşe bırakıyor. Ayrıca unutmayın gezmenin mevsimi olmaz.
- Alışverişleriniz için mutlaka pazarlık yapın.
- Rotanıza Büyük Saray’dan başlamanızı tavsiye ederim.
- Ülkede ücretsiz otobüsler var bunlardan yararlanabilirsiniz
Taylandlılar otobüste çocuklara yer veriyor bunu görünce şaşırmayınız 🙂
Çocukları severken kesinlikle başlarından sevmeyiniz - Kalacağınız hostel ile mutlaka önceden mailleşiniz. Çünkü kalacağınız sokak oldukça gürültülü olabiliyor ve canlı müzikler gece dörde kadar devam ediyor.
- Thailer evlerde pek yemek yapmıyorlar. Zaten evleri küçük olduğundan ve zamanları olmadığından akşam pazarlarından yemeklerini alıp karınlarını doyuruyorlar. Sizler de sokak lezzetlerini deneyebilirsiniz. Özellikler deniz mahsulleri denemeye değer.
- Tapınaklara şort, askılı ile girmek yasak bu bakımdan yanınızda belinize dolayacak bir şeyler bulundurmanızı tavsiye ederim. Yoksa girişte iki katı fiyatına satılan ürünlerden almak zorunda kalırsınız 🙂
- Pasaport kuyrukları inanılmaz uzun. Kendinizi en az üç saat kuyrukta beklemeye hazırlayınız.
- Thai masajı yaptırmadan dönmeyiniz 🙂
- Bangkok için iki gün yeterli bence. Tayland kuzeyde ve güneyde çok daha güzel şehirlere sahip. Zamanınızı bu şehirlere ayırmanızı tavsiye ederim.
Ayrıca İnternet üzerinden ulaştığım SilkRoad Cultural Tour şirketinin hediyesi Damnoen Saduak Yüzen Pazar günübirlik gezisi için Seyfi Bey ve Ekibine teşekkür ederim. Gezenkalem takipçilerine de Tayland Turları için bu şirketi tavsiye ederim.
Geziniz Bol Olsun
TAYLAND HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER
Tayland Kraliyet ailesi, Tayland halkı için oldukça önemlidir. Bu nedenle kraliyet ailesinin herhangi bir ferdi hakkında saygısızca konuşmak veya onları eleştirmek hiçbir şekilde tolerans ile karşılanmaz.
Özellikle Tayland kralı Bhumibol Adulyadej hakkında olumlu yada olumsuz, iyi yada kötü yönde konuşmak yasaktır ve bir yetkili tarafından duyulması durumunda hapis cezası dahi uygulanabilmektedir.
Tayland sinemalarında her film öncesi Tayland marşı eşliğinde kralın fotoğrafları gösterilir ve turistler de dahil olmak üzere ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunmak zorundadır.
Bir budizm ülkesi olan Tayland’da büyük ya da küçük olsun herhangi bir buda heykeline doğru ayak veya bacak uzatmak saygısızlık olarak kabul edilir. Aynı şekilde herhangi bir yerde otururken ayak tabanınız gözükecek şekilde bacak bacak üzerine atmak da saygısızlık olarak kabul edilir ve Tayland halkı tarafından hoş karşılanmaz.
Tayland’da çocukların başını okşamak çok büyük bir saygısızlıktır.
Tayland alfabesinde 44 harf, 43 ses sembolü ve 5 ses tonu sembolü olmak üzere toplam 92 adet alfabetik işaret bulunur. Tayland yazılarında kelimeler arasında boşluk, cümle sonlarında nokta, ünlem işareti veya soru işareti gibi noktalama işareti kullanılmaz
Tayland’da yerde duran bir paranın üzerine basmak yasaktır.
Tayland kralı Bhumibol Adulyadej (Doğum tarihi : 5 Aralık 1927) dünyanın en uzun süre tahtta kalan kralıdır. 9 Haziran 1946 yılında kral olmuş ve günümüzde ise hayatını kaybetmiş yerini oğluna bırakmıştır.
Dünyada basılan en büyük değere sahip para 500.000 Baht’lık Tayland banknot’udur. 500.000 Baht’ın yaklaşık olarak Türk lirası karşılığı ise 33.800 TL dir.
Tayland’da araç trafiği sol taraftan işler ve motorsikletlerin her zaman geçiş üstünlüğü vardır. Trafikte sıradışı bir durum olmadığı sürece korna çalmak Tayland halkı tarafından hoş karşılanmaz. Bu nedenle Tayland genelinde neredeyse hiç kimse korna çalmaz.
Dünyanın en zengin kralı, yaklaşık 40 milyar dolarlık kişisel serveti ile Tayland kralı Bhumibol Adulyadej’dir.
Tayland’da askerlik kura yolu ile yapılır. Askerlik zamanı gelen kişi askeriyeye giderek kurasını çeker. Çıkan kuraya göre askerlik yapar veya yapmaz.
Tayland geleneklerinde el sıkışma ve tokalaşma yoktur. Selamlaşmada “Wai” selamı (iki elin avuçları birleştirilip parmaklar yukarı bakacak şekilde göğüs hizasında tutulur ve baş hafifçe öne eğilir) kullanılır.
Tayland’da babalar günü kral Bhumibol Adulyadej’in doğum günü olan 5 Aralık’ta kutlanır.
Tayland halkı canlı renkleri çok sevdiği için sokaklarda birbiri ardına dizilmiş, mor, fıstık yeşili veya mavi renklerde pek çok bina görmek mümkündür. Yerel Tayland bankalarının renkleri de aynı şekilde sarı, mor, yeşil gibi pek çok farklı renktedir.
Tayland halkı güneşten yanmayı ve bronzlaşmayı sevmeyen dünyadaki tek halktır. Çünkü Tayland kültüründe esmer ten rengi fakirliği sembolize etmektedir.
Tayland yeni yılı Songkran, Nisan ayında ülke çapında yapılan su savaşları ile kutlanır. Genci yaşlısı, polisi askeri, turisti yerlisi yapılan su savaşlarından mutlaka nasibini alır. Herkesin birbirini buz gibi sularla ıslattığı yeni yıl Songkran, Kuzey Tayland’da başlayarak gün gün Güney’e doğru kayar ve Güney Tayland’da son bulur. Bu nedenle her şehir farklı tarihlerde yeni yılı kutlar.
Tayland’da dışarıda yemek yemek oldukça ucuz olduğu için kültürlerinde evde yemek yapma alışkanlığı yoktur. Bu nedenle Tayland’daki ev ve kondolar’da mutfak bulunmaz. Ancak son yıllarda pek çok turistin Tayland’da yerleşmesinden kaynaklı olarak yeni yapılan inşaatlara ufakta olsa mutfak yapılmaya başlanmıştır.
Tayland’da market ve süper market kasalarında poşetleme işini müşteri yapmaz. Alınanları kasiyer poşetler ve müşteriye teslim eder.
Phetkasem Road isimli Taylandın en büyük karayolu 1,274 km. uzunluğunda, Tayland’ın kesintisiz olarak devam eden en uzun yoludur.
www.turizmtayland.com adresinden alınmıştır.