Rusya sınırında bulunan ve büyüleyici manzarası ile insanın başını döndüren bir zirve burası. Bir tarafta şelaleler diğer tarafta kafkas dağlarının eşsiz seremonisi…
Svaneti ‘ye gelmişken şu adından sanından çok bahsedilen şelaleleri görmeden dönmek olmazdı.
Ünlü “Shdugra” şelaleleri köye 22 km uzaklıktaydı. Burası zorlu bir parkurdu..10 km yakın bir tırmanış vardı. O yokuşu çıkana kadar ne zahmetler çektik bilemessiniz 🙂
Şelalelerin olduğu bu bölgede birçok mantar buldum. Hayatta en çok mantar ve pencere fotoğraflamayı seven ben, bu kadar mantarı bir arada görünce, mutluluktan sarhoş olmuştum 🙂 Mantar kabileleri, bebek mantarlar derken grup ile aramı baya açtım 🙂 Gruptan kopmuş halde ormanın derinliklerinde yalnız ilerlemeye başladım .. Mantar mahallerinde derin sohbetler hakimdi, fazla rahatsız etmemeye özen gösterdim 🙂 Öyle güzellerdi ki..Onlara baktıkça, ne kadar sakin bir yaşamları olduğunu düşündüm. Huzurlu bir mantar olmak güzel olurdu bu ormanda :))
Dağ çilekleri neredeyse her köşe başında vardı. Çilek yemekten üstüm başım kırmızı renge boyanmış ve midem acayip şişmişti 🙂 Çiçeklerle mantarlarla uğraşırken grup ile aramı baya açtığımı hatırladım. Sonra elimden geldiğince hızlandım. Neyse ki sonunda gruba yetişmeyi başardım.
Rehberimiz Niko bu bölgenin Rusya ile sınır olduğunu söyledi..Biraz ilerlediğimizde iki gürcü askerinin kurduğu çadırda sınırı beklediğini gördük. Askerler baya yerleşmişler buraya. Çadırlarını kurmuşlar hatta inekleri bile vardı 🙂 Beni pek sevmediler sanırım. Ters ters baktılar 🙂 Bense karşılığında güzel güzel sırıttım :)) Dağ başında çadırda askerlik yapmak ne zordur kim bilir. Elektrik yok, ısınma yok. Hem neden beklerler ki bu koca tepeyi. Zaten gelen olsa da ruhu duymaz kimsenin 🙂 Neyse ülkelerin sınır meselelerine fazla müdahale etmesem iyi olacak sanırım :))
Zorlu tırmanışın sonunda nefes nefese kalmıştım. Henüz çevreme bilinçli bakamıyordum 🙂 Ama kendime geldiğimde manzara karşısında donakaldım. Çevremizdeki dağlar neredeyse gökyüzüne değecekti. Zirvelerinden, iki güzel şelale çağlayarak toprağa dökülüyordu. Şelalelerin sesi öyle fazlaydı ki birbirimizle konuşurken yüksek sesle konuşmak zorunda kalıyorduk. Bu eşsiz manzaranın karşısında saatlerce oturabilirdim..Ve bu kadar zorluğa gerçekten değmişti..
Svaneti’nin en güzel yerlerinden biriydi burası. Bence mutlaka bu unutulmuş cennete bir kez olsun gelmelisiniz..
Buraya nasıl mı gideceksiniz..Üzgünüm buraya bir toplu taşıma aracı yok ne yazık ki. Fakat Svaneti’den uygun fiyatla araç kiralayabilirsiniz.
Savaneti’de yaşayan ve Turizm okuyan arkadaşım Nick Phaliani size rehberlik konusunda yardımcı olacaktır 🙂
Mail adresi : Nikolozfaliani@yahoo.com
Facebook : https://www.facebook.com/nika.phaliani
1 Yorum
hocam bunların hepsini okudum çok güzel*********