Hayat dengeler üzerine kurulmuş muazzam bir işleyiş içersinde. İçimizdeki dengeyi sağlamazsak dışarıdaki hayatın ellerinden tutamayız. Huzur dediğimiz o nimetten uzak yaşarız. Yogaya başladığım ilk yıllarda kendimi çok huzursuz hissetmiştim sonraki günlerde ise içimde yarattığı dengeye şaşakalmıştım. Yoganın cenneti olan Bali de ise kaldığım her gün biraz daha yaşadım o dengenin verdiği huzuru.
Bazen uzaklar ister ya yüreğimiz. Hani kapıya bakar dururuz. Her şeyden herkesten kaçıp sadece yüreğimizin sesini dinlemek isteriz. Gün içersinde güzelim doğa içersinde uzun yürüyüşler yapmak isteriz. İşte size altın destinasyon Bali. Bir ayımı geçirdiğim bu minik adada adeta yenilendim. Her günümü dolu dolu yaşadım. Atılması gereken yükler, paslanmış sözcükler ve duyarsız anılar bir bir uçtu gitti. Gelin size biraz Bali’yi bu güzelim cenneti anlatayım.
Tapınaklar cenneti olan Bali’de binlerce tapınak bulunuyor. Hatta ilk kaldığım ev tapınağın içindeydi. İlk günler bu duruma şaşırdım ama sonraları bana çok doğal gelmeye başladı. Sokaklarda yürüdükçe her köşe başında tütsüler, süslü heykeller görebilirsiniz. Kapınıza kötü ruhlardan korunun diye yaprak üzerine pirinç taneleri bırakıldığında şaşırmayın. Bu iyi kalpli güzel insanlar sizin huzurunuzu kendilerinkinden daha çok düşünüyorlar. Bali Endonezya’nın diğer kesimlerinin aksine Budizm‘i benimsemiş. Halk bu dini günlük hayatına yansıtmış ve sıkı sıkı bağlılar. Sabah ayinleri, bayramları, seremonileri ve dansları gerçekten çok ilginç.
Cenneti andıran mavi ve yeşilin bütünleştiği bu cennet adada her gün uzun yürüyüşler yaptım. Bu güzelim adada öyle güzel yürüyüş rotaları var ki inanın kilometrelerce yürüdüğümden haberim bile olmadı hiç. Tanrıların Adası Bali’de yapılacak çok etkinlik var. Buraya gelirken uzun zamanlarınız olsun derim. Ben bir ayımı Ubud Köyünde geçirdim çevredeki yerleşim yerlerine motor kiralayıp gittim. Ubud Köyü merkezi biraz kalabalık fakat merkezin biraz dışında pirinç tarlaları arasında doğa ile iç içe yaşayabileceğiniz sessiz sakin muazzam evler var. Sakinlik ve sessizlik arıyorsanız köy merkezinden kaçın derim. Şimdi size Ubud’da bulunan Monkey Forest yani Maymunlar Ormanından bahsedeceğim.
Monkey Forest, Ubud içersinde yürüme mesafesinde bir orman. Ormana girdiğinizde de ne kadar el değmemiş ve doğallığının binlerce yıldır nasıl korunduğuna şahit olacaksınız. Bunun ana sebeplerinden biri Hinduzim’de ormanların ve maymunların kutsal olması. Hinduların bu özelliklerini çok seviyorum sadece ormanlara ve maymunlara değil doğada gördükleri tüm yaşam türlerine sonsuz saygı besliyorlar. Ormana ilk girişinizde sizi Bunyan Ağaçları karşılıyor. Bu ağaçlar benim favori ağaçlarım. İlk kez bu ağaçlarla Nepal’de yağmur ormanlarında karşılaşmıştım. Dalları gövdeleri birbirine karışmış akıl almaz derecede muhteşem ve heybetli görüntüleri var. Orman içerisi bu ağaçlarla dolu ve dallarında kollarında oynayan maymunlar ise ormana daha farklı bir büyü katıyor.
Bunyan Ağaçları Hinduzim’de bilgelik ve ölümsüzlüğü temsil ettiği için kutsal sayılıyor. Yollarda bulunan bazı Bunyan ağaçlarının çevreleri şerit şerit rengarenk kumaşlarla çevreleniyor. Çevresinde uzun ömürler versin diye onlarca tütsü yakılıyor. Bu ağaçları nerde görsem içimi bir sevinç kaplıyor. Sanki geçmişten günümüze kalan tek canlıymış gibi geliyor bana.
Orman içersinde bine yakın maymun bulunuyor. Maymunlar kabilesi biliyorsunuz ailelerden oluşuyor. Her ailenin kuralları ve yaşam alanları belli. Bazen minik kavgalar da yaşanıyormuş parkta. Sekiz ailenin yaşadığı bu orman yüze yakın dev ağaç türlerine de sahip aynı zamanda yüzlerce kuş çeşidi de görebilirsiniz.
Monkey Forest içersinde tapınaklar da var. Ölü yakma tapınağı ve kutsal havuzlu yıkanma tapınağı bunlardan biri. Heykeller ise biraz ürpertici. Ölü yakma tapınağının yanında bulunan alanda ölüler bırakılıyor bir süre sonra çürüyen ölüler yakma tapınağına getirilip yakılıyor. Çok farklı gelenekler olan Bali’de Ölüler Adasında ise ölüler hiç yakılmıyor öylece bırakılıyor. Bunu da Ölüler Adası yazımda anlatacağım.
Monkey Forest şehrin içinde bir gününüzü rahat rahat ayırabileceğiniz görkemli ağaçları izleyip maymunlarla oynayabileceğiniz güzel bir yer.
Maymun demişken biraz dikkatli olmakta yarar var. Nepal’de kaldığım yıllarda çok fazla maymun ile karşılaşmıştım. O zamanlar rehberim olan Ravi onları bana uzun uzun anlatmıştı. Size de biraz bilgi vereyim. Bir maymun ile göz göze gelmemeye çalışın. Çok sevimli suratları bazen bir kaplana dönüşebiliyor. Mümkünse yanınızda yiyecek taşımayın taşıyorsanız da poşet içine iyice sarın. Şal, gözlük, anahtarlık vs gibi dikkatlerini çeken şeyleri çantanızın dışında bulundurmayın. Eğer üzerinize geldi ise asla panik yapmayın ve bağırmayın. Tırnaklarını size geçirebilir. O yüzden sakin ve sessizce gitmesini bekleyiniz. Maymun Ormanındaki maymunlar insanlara alışmış olduklarından bu kadar tehlikeli değil ama yağmur ormanlarında bir gün yürüyüşe çıkarsanız bu bilgileri unutmayın lütfen.